Geçmişe Dönük Pişmanlıklarla Dolu Bir Hayat Yaşamak İstemiyorsanız Göstermemeniz Gereken 6 Tutum

Yaşamda gideceğimiz yönü belirleyen büyük seçimler olabilir. Fakat bizi oraya götürenler ise yaptığımız küçük küçük seçimlerdir. Aldığımız her karar hayatımız için yeni bir dönüm noktası niteliğindedir. Hiçbirimiz geçmişe dönük pişmanlıklar ile dolu bir hayat yaşamak istemiyoruz tabi. O halde yanlış olarak görmediğimiz ama aslında bizi büyük bir gaflete sürükleyen o kararlara bir göz atalım.

1. Sadece maddi olarak hayatınızı idame ettirmek adına size uygun olmayan bir işe girmek.

Biraz klişe olabilir fakat gerçekten de, “hayat paradan ibaret değil”. Para sizi birçok anlamda tatmin edebilir, bu doğru. Ama gerçek anlamda tatmin olmak için bundan fazlasına ihtiyacınız var: Aşk! Bunu sadece partnerinize duyduğunuz aşk olarak algılamayın. Daha güzel yaşamak için size verilmiş nimetlere, hayatınıza olan aşkınızı; yaşamınızı daha iyi devam ettirebilmek, onun faydalarından mahrum kalmamak için doğaya olan aşkınızı besleyin. Şarkıda da dediği gibi: “Bir kuşu, kelebeği… Bir taşı sevin yeter!” Bu yüzden sırf para kazanmak adına sizi mutlu etmeyen bir işte çalışmak, bu hayatta cehennemi yaşamak deyiminin diğer bir adı olabilir.

2. Size bir şey katmayacağını bildiğiniz halde, yalnız olmaktan çekindiğiniz için birisiyle birlikte olmak.

Yalnız kalmak çoğu insanı korkutur. Tabi burada çoğu insandan kastım ne yazık ki, kendini önemsiz hisseden, özgüvenden yoksun insanlar. Arkadaşlar, bunu yapmayın. Yapmayalım! Hayat sizin hayatınız. Kimliğiniz size verilmiş en önemli hediye. Yaşam denen bu süreçte sizden daha önemli hiç kimse yok. Bir acil durum anında bile çocuğunuzdan önce kendi hayatınızı koruma altına almanız uyarılıyor. O yüzden korkmayın. Değerli olduğunuzu hissedin. Sizin kendinize verdiğiniz değer kadar karşıdaki de size değer verecektir. Asla ondan daha iyisini bulamam gibi bir gaflete düşmeyin. Her zaman daha iyisi vardır. En büyük korkunuz yalnız kalmak olmasın, çünkü en kötüsü etrafınızdaki insanların sizi yalnız hissettirmesidir.

3. Başarısız olma korkunuzdan dolayı başarma potansiyeline sahip olduğunuz şeyleri gerçekleştirememek.

KorkuIarınızın, sizi umutIarınızın ardına düşmekten aIıkoymasına izin vermemelisiniz. Başarmak ve başarmak gibi pek çok olgunun önündeki en büyük engel içten içe hissettiğiniz korkularınızdır. Kendinize inanın, inanmak gerçekten de başarının yarısı ediyor. Hayatta her şey mümkün, bunu var edecek güç içinizde var. O güce odaklanın. En büyük korkunuz, korkunun kendisi olsun.

4. Kalbiniz kırıldığında, onu onarmak yerine, birisinin gelip bu işi sizin yerinize yapmasını beklemek.

Sizde aynı etkiyi yaratır mı bilemem ama sizinle paylaşmak istediğim bana iyi gelen bir söz var: “Kalp bir bahçe gibidir. Onda mutlaka bir şeyler bitecektir. O halde güzel şeyler ekin ki güzel şeyler bitsin.” Her zaman kalbimizi güzelliklere, iyiliklere açmaya çalışıyoruz ama bazen her şey yolunda gitmeyebiliyor. Özenle büyüttüğümüz, kalbimizde beslediğimiz o sevgi bazen en derin yaralara dönüşebiliyor. Hayatta her zaman iyi ya da her zaman kötü yoktur ama. Ne iyiliklerin bizi kendimizi kaybetmeye itmesine ne de kötülüklerin bizi içten içe yiyip bitirmesine izin vermeliyiz. Her şey kararında güzel. Hayalleriniz suya düşebilir, hiçbir şey ya da hiç kimse umduğunuz gibi çıkmayabilir; bu duyguları tatmak dünyanın doğasında var. Üzülün. Ağlayın. Çok ağlayın. Ama sonra her şeye yeniden başlayın. Biri kalbinizi kırıyor diye kendinizi paralamanın alemi yok. Belki de hak etmediği yerden çıkmaya çalışıyordur, diye düşünün. Bugüne kadar binlerce, milyonlarca kötü şey geldi başınıza, hepsinin üstesinden gelmeyi başardınız. Yine başarırsınız. Kimseye ihtiyacınız yok. Kendinizi sevin, herkesten çok kendinize güvenin o size yeter.

5. Geçmişteki pişmanlıklarınız üzerine saatlerce düşünmek.

İtiraf etmeliyim ki, “geçmiş” sözcüğünü çok seviyorum. Adı üstünde. Geçmiş tozdur, üfle gitsin! Ne yaşandıysa yaşandı, ne olduysa oldu ama hepsi geride kaldı. Elbette sizi siz yapan geçmişte vermiş olduğunuz kararlar, yaptığınız seçimlerdir. Ancak geçmişte olan hiçbir şeyi değiştiremezsiniz sadece ondan dersler çıkarabilirsiniz. Bu yüzden geçmişi bir kitap gibi kullanmak gerek, bir ev olarak değil. Çünkü her daim geçmişi yaşayan kişi, yavaş yavaş çökecektir. Geçmişinizin keşkelerinin bu anınızı çalmasına izin vermeyin. Zira geride bıraktıkIarınıza odakIanırsanız, önünüzde sizi bekIeyenIeri göremezsiniz.

6. Hayatın size karşı her zaman adil olmasını beklemek.

Hayat adil değil! Doğru, o sadece bir kavram. Hayatı var eden de, iyileştiren de, kötüleştiren de bizleriz. Hayatın size çiçekler sunmasını beklemek yapacağınız en büyük aptallık olurdu şüphesiz. Beklemeyin! Prestijli bir okulun, sizi kara kaşınız kara gözünüz için kabul etmesini beklemeyin! İnanılmaz imkanlarla donatılmış, bol kazançlı bir işin size doğru koşmasını beklemeyin! Sevdiğiniz birine, sevginizi dile getirmek için doğru anı beklemeyin! Doğru an yoktur, git ve söyle. Hayatın, şu an da yaşadıklarınızın değerini bilin. Hayatın değeri uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır. Bir daha asla ilkokul aşkınız kadar masum bir sevgi besleyemeyeceksiniz. Bir daha asla 8 yaşındaymış gibi pembe gözlüklerle etrafınıza bakamayacaksınız. Bir daha asla 18 yaşında olamayacaksınız. O yüzden yaşayın! Hayatın size getirdiklerinden şikayet etmeyin. Hayat şikayet etmek için çok kısa ve henüz göremediğiniz kadar güzel.