içinde , , ,

Her Yönüyle “Stockholm Sendromu”

Stockholm Sendromu Nedir? Nereden Çıkmıştır? Tedavisi Mümkün Müdür?

Stockholm Sendromu Nedir?

Stockholm Sendromu, bir kimse tarafından kaçırılan kişinin, yani rehinenin, kendisini rehin alan kimseyle diyaloğu ve iletişimi sonucu oluşan, ona karşı beslediği duygular, sempati ve empati gelişimi olarak özetlenebilecek psikolojik durumun adıdır. Bu sendrom, Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılmıştır.

stockholm-syndrome-sendromu-logo

Stockholm sendromu sonucunda oluşan sempati ve empati gelişiminde ortaya çıkan psikolojik ruhla birlikte; rehine, onu rehin alan kişinin duygularını anlamaya başlar. Onu rehin alan kişinin oluşturduğu, kendisini zora sokan kötü koşulları benimser, bu koşulları savunur ve o kişinin yanında yer alır, ona yardım eder.

Rehine saldırganla özdeşleşir. Hayatta kalma duygusunun verdiği duygu yoğunluğuyla rehine saldırganla birlikte hareket eder hale gelir.

Tüm bu durumlar, kurbanın kendi kendine aldığı bir karar doğrultusunda gerçekleşmez. Bu aslında, yaşadığı şiddet ve anksiyetenin doğurduğu bir sonuçtur.

Kimi zaman, yalnızca rehin alma değil, taciz, tecavüz, aile içi şiddet, dini ve siyasi baskı sonucu oluşan birtakım saldırı durumlarında da Stockholm Sendromu’na rastlanabilir.

Stockholm Sendromu Adını Nereden Alır?

Psikiyatr Nils Bejerot, Stockholm Sendromu’nun ismini verirken 1973 yılında İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşanmış bir olaydan etkilenmiştir. Bu olayda, banka soyguncusu Jan-Erik Olsson, 4 banka görevlisini tam altı gün, 131 saat boyunca rehin alır. Rehin tutulan görevlilerden Kristin Enmark isimli bir kadın, banka soyguncusuna duygusal anlamda bağlanır. Yalnızca o değil, tüm rehineler soyguncunun lehine ifade verir. Savunma için para bile toplarlar. Serbest kaldıklarında, soyguncuya duygusal olarak bağlanan Kristin Enmark soyguncuyu savunmaya devam eder, hatta nişanlısını dahi terk eder ve soyguncunun hapisten çıkmasını beklemeye karar verir, sonunda da onunla evlenir.

Olay esnasında, basın telefon aracılığıyla rehinelerle konuşur. Kristin Enmark, “Ben asıl polislerden korkuyorum, burada gayet iyi vakit geçiriyoruz” der. Bu söz üzerine, gazeteler, “Soyguncu bankadan para çalamadı ama bazılarının kalbini çalmışa benziyor” şeklinde başlık atar.

Lehine olan tüm bu açıklamalar sayesinde, İsveçli banka soyguncusu Jan-Erik Olsson, yalnızca 8 yıl hapis yatıp çıkar ve Tayland’a yerleşir.

Bu sendrom, daha birçok rehine olayında yaşanmıştır.

_90892825_gettyimages-540246206

Tarihten Stockholm Sendromu Örnekleri

ask-history-what-is-stockholm-syndrome-e

  • 1974 yılında, Patty Hearst isimli milyoner bir kadın, bir terörist grup tarafından kaçırılır. Grupla birlikte geçirdiği iki ayın sonunda, kendisini kaçıran grupla birlikte banka soygunu yaparken yakalanır ve kendisini kaçıranlarla birlikte hapse mahkum olur.
  • 2001 senesinde, gazeteci Yvonne Ridley, Afganistan’da Taliban tarafından kaçırılır. İlk 11 gün, kendisini kaçıranlarla anlaşamaz, onlarla sürekli kavga eder ve protesto amaçlı olarak yemek yemez. Sonrasında, İslamiyet’i incelemesi şartıyla serbest bırakılır. Ardından da İslam’a gerçekten ilgi duymaya başlar ve 2003 yılında Müslüman olur.

Medyadan Stockholm Sendromu Örnekleri

the-39-steps

  • George Orwell’ın 1949 senesinde yazdığı 1984 isimli romanında, Winston karakteri kendisine işkence yapan insana nasıl aşık olduğunu anlatır.
  • İlk çekimi 1933 senesinde yapılan King Kong filminde, canavara kurban gidecek olan kadın King Kong tarafından kurtarılır, kız King Kong’u çok sever.
  • Celladına Aşık Olan Köle (A Life Less Ordinary)
  • Costa Gavras’ın “Mad City”
  • Güzel ve Çirkin (Beauty and the Beast)
  • Terence Stamp’ın oynadığı “The Collector”
  • Woody Allen’ın “Sleeper”
  • Sidney Lumet’nin “Dog Day Afternoon”
  • Nick Cassavetes’in “John Q”
  • David Hackl’ın Saw (Testere)
  • Samuel L. Jackson ve Kevin Spacey’nin başrollerini oynadığı “The Negotiator” isimli filmlerde bu konu işlenir.

Stockholm Sendromu’nun Tedavisi

stockholmsyndrome

Stockholm Sendromu, psikoterapi yöntemiyle aşılabilir. Farkındalık oluşturma çabası (kötü davranışta bulunan kişinin davranış amacı, hizmet ettiği hedefle alakalı) da işe yaratacaktır. Bu sendromun kötü etkilerini ortadan kaldırmak için travma terapisi yapılabilir. Danışan, öncelikle güvenlik duygusunun yeniden tesis edildiğini bilmeli ve hissetmelidir. Sonra, olayları bir bir hatırlayıp yas tutar. Ardından, zamanla hayatla yeniden bağ kurar. Güçlü ve sağlıklı dayanışma grupları da bu sürece destek verecektir.

ekleyen filoji

Filoji'nin bizzat sizin için derlediği yazıları kaçırmayın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GIPHY App Key not set. Please check settings

Geleceğimizin Kaçınılmaz Sonu “Su Savaşları”

Duyduğunuzda Çok Şaşıracağınız 30 Enteresan Bilgi