Doğduğumuz andan itibaren hayatın bir parçası olarak insanlarla etkileşim halinde bulunuyoruz ve türlü türlü insanlarla tanışıyoruz. Bazen kendimizi insan sarrafı olarak görsek de karşımıza çıkan bir insan tüm düşüncelerimizi alt üst edebiliyor ve bu genelde kadın-erkek ilişkilerinde yaşanıyor. Tabii ki herkes farklı ve insanların kişilikleri hakkında genelleme yapmak doğru değil. Ancak hepimiz biliyoruz ki kadınların ve erkeklerin düşünme biçimleri biyolojik olarak da birbirinden farklı işliyor. Uzun ilişkilerde dahi bazen partnerimizin bir hareketi bizi şaşırtabiliyorken ve “Bunca yıldır tanıyorum böyle düşünebileceğini/ davranabileceğini tahmin etmezdim.” noktasına getirebilirken yeni tanıştığımız insanların bizi şaşırtmamasını beklemek çok da doğru olmaz. Sizin için kadınların ve erkeklerin düşünme biçimlerindeki temel farklılıkları derleyip bir sonraki tanışma adımınız için size kolaylık sağlamak istedik.

Sonuç – Ödül Odaklı Düşünme

Erkeklere genel olarak atfedilen özellikler arasında duygusuzluk, ince düşünememe, süpriz yapamama ya da romantik davranmamaları olsa da bazı erkeklerin bir çok kadından çok daha duygusal veya ince ruhlu olduğunu inkar edemeyiz. Belirttiğimiz gibi kişisel özellikler hakkında genelleme yapmak doğru olmasa da düşünme biçimleri biyolojik kaynaklı olduğu için genel bir durumdan söz edebiliriz. Erkekler bir olay sonucunda sonuç-ödül odaklı düşünürken kadınlar için düşünme süreci belki de ödülden sonra başlar. Örneklerle açıklamak gerekirse kız arkadaşını yemeğe davet eden bir erkek düşünelim. Erkeğimiz çekinerek ya da kendinden emin bir şekilde asıl kadınımıza yemek düşüncesinden bahsediyor ve kadınımız kabul ediyor. Yemek sorusu sonuçlandı ve ödül olarak kadın yemeğe gelecek. Erkek penceresinden bakılınca kadının yemek teklifini kabul etmesi hikayenin sonu. Peki bu durum kadın açısından nasıl dersiniz?

Kadına yemeğe çıkmak isteyip istemediği sorulduğunda kadının kafasında bir anda düşünce yağmuru başlıyor. Yemeğe gitmek istediğini söylediğinde ardından gelen ilk düşünce genelde “Acaba gitmese miydim?” oluyor. Bu sorular karşısındaki kişiye göre de değişse de kadınlar, kafalarında olayları erkeklere oranla çok yönlü ve alt anlamlar çıkararak değerlendirdikleri için “gitmeseydim nasıl sonuçlanırdı, teklifini hemen kabul ederek değil de biraz düşündükten sonra mı değerlendirmeliyim” gibi çeşitli kombinasyonlar oluşturuyorlar. Yemek teklifini kabul eden bir kadın, erkeğin gözünde ilerisi için müstakbel sevgili konumuna gelebilirken kadın için bu durum çok daha farklı olabiliyor. Kadınlar daha çok ileriye yönelik düşündüğünden olsa gerek ilerisi için karar verme süreci yemekte konuşulan konulara, erkeğin hareketlerine, davranışlarına göre şekilleniyor. Bazen ise sadece karşısındakini insanı kırmamak için, arkadaşça düşünerek yemek teklifi kabul edilebiliyor.

Söylenen ve Aslında Söylenmek İstenen

Kadınların cümlelerinde genel olarak alt anlam taşıdığı ve söylemek istediği şeyleri biraz daha dolaylı yoldan söylemeye çalıştıkları artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Erkekler kafasından geçen cümleyi karşı tarafa direk söylerken, kadınlar tarafından bu durum daha çok söylenen cümlenin erkekler tarafından anlaşılmasını istemek yönünde oluyor. Kadınlar ve erkeklerin beyin loblarında farklı bölgeleri kullanma oranlarının fazla olması nedeniyle ya da daha gündelik anlatmak istersek ilişkiye kadınların daha çok emek verdiğini düşündüğünü için bilinç altında erkeği zorlayıcı biçimde konuşmayı tercih etmesi daha uygun bir açıklama olabilir. Ancak bununla ilgili yapılmış her hangi mevcut bir araştırmanın olmadığını söylemekte de yarar var.

Yazılan tüm bunlar aklınızın bir köşesinde olurken önerimiz başkalarının söylediklerindense kendi düşüncelerinize göre davranmanız yönünde. Sürekli bir kalıba göre hareket etmeye çalışmak sizi başka bir insan yerine geçirirken kendinizi farklı tanıtmanıza sebep olabilir. Bırakın da insanlar sizi olduğunuz gibi sevsin!