içinde , , ,

Yalancı değil, PATOLOJİK YALANCI!

patolojik yalancılık

Patolojik yalancılık (Mitomani), kişilerin sürekli olarak yalan söylediği ve zamanla bunu bir alışkanlık haline getirdiği bir hastalık olarak adlandırılır. Kişilerin bir süre sonra söyledikleri yalanlar, kendi gerçekleri halini alır çünkü; kendilerini, söyledikleri yalanlara son derece kaptırırlar. Bu sayede, bu kişiler tarafından anlatılanlar, kendi yalanlarına inandıkları oranda ikna edicidir.

Sizi yalan söylemeye mecbur bırakan ve zorlayan durumları bir düşünün. İnsanları incitmekten çekiniyorsunuzdur, oluşabilecek olası sorunları önlemeye çalışıyorsunuzdur vb. Böyle durumlarda başvurulan masum yalanlara Türkçe’ de dil bilgisi yönünden mecaz olarak kullanılan ve hepimizin kulak aşinası olduğu “beyaz yalanlar” denir. Beyaz yalanların dışında patolojik yalan ve patolojik yalancılık, akıl sınırlarınızı zorlayacak sonuçlar doğurabilir. Çünkü patolojik yalancılık, hastalarda bir alışkanlık halini almakla birlikte insanları manipüle etmek için kullandıkları bir tür araçtır.

Hastalar, gün içinde girdikleri çok sıradan diyaloglarda bile yalana başvurabilirler. Çünkü, yalana sürekli ihtiyaç duyarlar. Çoğunlukla; ilgi çekmek, kendi yetersizliklerini ve kendilerinde eksik gördükleri bir takım özellik ve nitelikleri sürekli bir yalan söyleme haliyle kapatmaya çalışırlar ve bu durum günlük rutinleri halini alır. Mitomanlarda sık görülen diğer bir durum ise; sessizliğe asla tahammül edememeleridir. Yalanlar ve abartılar olmadan diyaloglarını sürdüremezler. Dahası, patolojik yalancılık o kadar olağanlaşır ki onlar için yalansız ve abartısız her diyalog sıkıcıdır. Başlangıçta, yalanları kolay anlaşılacak türden değildir. Ancak hastalarla aynı ortamı paylaşan kişiler için bu durum tamamen anlaşılır bir hale gelir. Çünkü, anlattıkları olaylar gerçek olamayacak kadar olağanüstü ve fantastik bir film gibidir. Hastaların yakınları tarafından bir utanç kaynağıdır bu durum üstelik. Çünkü hastalar yalan söyledikten sonra en ufak bir pişmanlık duymazlar ve bu durumun farkına varan insanlardan uzaklaşmayı tercih ederler ve buna bağlı olarak yeni insanlar tanıyıp çevrelerini değiştirirler. Hastalıklarını kabullenmedikleri için gerçek mutluluğu asla yakalayamazlar.

Çok yakından bu hastalığın belirtilerine tanık olduğunuzu düşünün. Görmezden gelemeyeceğiniz kadar yakından şahitlik ettiğinizi… Belki ebeveynlerinizden birinde, kardeşlerinizde ,eşinizde, dostunuzda, çocuklarınızda, iş arkadaşınızda yukarıda bahsedilen bu hastalığın belirtilerine şahit olduğunuzu düşünün.

Sürekli yalan söylediğine inandığınız yakınınız, belki de bu sefer “yalan söylüyor belli ki” deyip geçemeyeceğiniz türden bir bir durumla karşı karşıyadır. Nasıl inanacaksınız? İnanmalı mısınız? Ya gerçekse? Ya yine yalansa? Yok canım abartıyordur. Değil mi? Bu kadarını da kurgulayamaz herhalde canım… gibi birçok soru, bu satırlar yazılırken hayatın içinden milyonlarca insanın aklından geçiyor belki de…

  • Erkek kardeşinin patolojik yalancılığını yakından gözlemleyen bir abla, başlarından geçen içinden çıkılmaz kaosu ve psikolojik mücadeleyi bir itiraf sitesinde şöyle anlatmış;

“Ailemde herkes, kardeşimin patolojik bir yalancı olduğunu bilir ve kendisinin bir cinayet davasına tanıklık ettiğini duyduğumuzda, ailecek yaşadığımız şaşkınlığı bir düşünün. Çocukluğundan beri küçük yada büyük fark etmezdi durmadan yalan söylerdi. Evimize yakın olan markete gideceğini söyleyip uzak olanına giderdi örneğin. Neden böyle önemsiz konular için yalana gereksinim duyuyordu bilmiyorum ama kardeşim böyle biridir işte. Her nedense, bir şeyleri bire bin katmadan, dosdoğru ve direkt bir yolla anlatamaz ve doğruyu söylemez. Kaliforniya’da yaşadığım dönemde beni ziyarete gelip Virjinya’ya geri döndükten sonra herkese hakkımda hamile olduğum ve kız çocuğu beklediğime dair tamamen düzmece yalanlar söylemişti. Bu yalanı sanki gerçekler hiç açığa çıkmayacakmış gibi bir garantisi varmışçasına kendinden emin bir şekilde söylemişti üstelik. Bu yüzden ailecek, kardeşimin bir cinayet davasına tanıklık edebileceğine ihtimal vermedik.

Biz, 100,000 kişilik nüfusa sahip ve aslında göründüğünden daha küçük bir eyalet olan Virjinya’da yaşıyoruz. Bundan dolayı, haberlerin duyulması çok zaman almadı. Kuzenim; Kim, güzellik salonunda perma makinesinde saçlarının kurumasını beklerken televizyonda kardeşimi, üzerinde o turuncu mahkum tulumlarından birinin içinde görünce beni aradı. Ben telefonu açar açmaz “13. Kanalı aç!” Diye bağırınca ben de hemen kanalı açtım . Katil olduğu sanılan bir adamın suçunu kardeşime itiraf ettiği ve kardeşimin bu konuya ilişkin verdiği ifadeden bahsedildiğini gördüm . Hiç bilmediğimiz bu yabancıyla, uğursuz bir cumartesi gecesi 12 saat beraber tutuldukları hücrede tanışmış kardeşim. Ve bunun ardından, tekrardan kardeşimin turuncu mahkum tulumu içinde kameraya bakarkenki ; fakat bu sefer yerel gazetenin ön sayfasına basılmış bir fotoğrafını gördük. Hala soyadımızı taşıyan bekar iki kız kardeşim, genç erkek kardeşimizle olan bağları kolaylıkla ortaya çıkabilir diye paniğe kapıldılar haliyle.

Aslına bakılırsa, kendimi biraz da olsa suçlu hissetmiştim çünkü kardeşimin o cumartesi gecesi nezarethaneye alınmasındaki sebep bir gün öncesinde benim arabamla küçük bir trafık ihlali yapmasından ötürü polisler tarafından çevrilmesiydi üstelik önceden arabama kesilen ödenmemiş cezalar da vardı. Normalde böyle durumlarda sürücüye para cezası kesilir fakat kardeşimin sıra dışı bir ruhsat kaydı olduğundan dolayı kendisi doğrudan kodesi boylamıştı. Birkaç gün sonra kardeşim nezarethaneden çıktığında bana bir gazete yazısı gösterdi. Okuduğum yazıda olay şu şekilde seyretmişti ; bir psikiyatrist (kardeşimle aynı hücrede beraber tutulan adam) karısının kayıp olduğuna dair bir ihbar veriyor ve birkaç gün sonra karısının ölü bedeni bir kilime sarılı bir şekilde yaşadıkları evde bulunuyor. Kardeşim o kadar heyecanlıydı ki, olan biteni bana zar zor anlatmıştı. Gardiyanlar adamı hücreye getirdiklerinde adam gerçekten çok tuhaf davranıyormuş ve nerede olduğunu anlamaya çalışarak ve etrafı izleyerek kendi kendine bir şeyler fısıldıyormuş. Ardından kardeşime ” Ben yaptım. Karımı ben öldürdüm” demiş.

Ben de “Evet ya öyledir eminim! İşlediği cinayeti itiraf etti sana yani öyle mi? Yalan söylüyorsun!” Diye çıkıştım. Kardeşim ” Bir adamın hayatı söz konusu. Böyle bir durumda yalan söylemem” diye yanıtladı. Samimi görünüyordu fakat ondaki şey de tam olarak bu. Kendisi dışarıdan sıradan ve düzgün görünen biridir. Fakat onun her konuda yalan söyleyebileceğini biliyordum çünkü o böyle biridir. Kendisinin, herkesi evleneceğine inandırdığı ve hatta üç kız kardeşinden mor bir evde yaşayan bir kadının dikmiş olduğu, mor nedime elbiselerini giymelerini talep ettiği o dönemin bahsini açmıyorum bile (!)

Birkaç ay sonra kardeşim ödemediği nafakalardan ve işlediği trafik suçlarından dolayı tekrardan hapse girdi ve yaklaşık bir yıl kaldı.Aynı zamanda, o cinayet davasına tanıklık ediyordu ve jüriye, doktorun kendisine itiraf ettiklerini anlatıyordu fakat anlattıkları kurgudan başka bir şey değildi biliyorum..

Doktor, birinci dereceden kasten adam öldürme suçundan mahkum oldu. Kardeşim de mahkeme süresince kurgularını sunmuştu ve ardından hapisten çıktı.

Şöyle ki; bütün dolaylı kanıtlar doktorun bu cinayeti en ince ayrıntısına kadar planladığını öne sürüyordu fakat herhangi bir bariz suç delili yoktu. Bu yüzden davada kardeşimin tanıklığına gerçekten ihtiyaçları vardı. Patolojik bir yalancı olan kardeşim harika bir şahitti (!). Samimiydi, nâtıkası kuvvetliydi ve tam vaktinde oradaydı (!)…

Sonuç olarak, benim uykularımdan olmayışımın yegane sebebi; doktorun kardeşime suçunu itiraf ettiğine kesinlikle inanmamama rağmen, doktorun bu cinayeti işlediğine inanıyor olmamdı. Doktor kusursuz bir cinayet işlemişti fakat o geceyi kardeşimle, yani ömürlük bir patolojik yalancıyla aynı hücrede geçirmesi onun için büyük bir talihsizlikti. Adalet ve hukukta böyle vakalara ne denir bilmiyorum fakat bütün bu olanlar, yalancı biri olarak bilinen kardeşimin nasıl bir cinayet davasının gözde tanığı konumuna geldiğini ortaya koyuyor.”

KAYNAK:  http://snapjudgment.org/my-brother-pathological-liar-witness-prosecution

Günün birinde bir patolojik yalancıyla karşılaşırsanız şayet, onlarda tedavi gerektiren bir sorun olduğunu anlatmaya çalışın. Hastanın durumunu kabullenmesi tahmin edemeyeceğimiz kadar zor olabilir ama yine de denemeye değer…

ekleyen filoji

Filoji'nin bizzat sizin için derlediği yazıları kaçırmayın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GIPHY App Key not set. Please check settings

Aft Nasıl Geçer? AFT Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Sadece Aşırı Düşünürlerin Anlayacağı 8 Şey