içinde , ,

Yaratıcı Beyin: Dehanın Nörobilimi

Mutlaka Okumanız Gereken Bir Kitaptan Alıntılar…

Dört sene önce Dr. Nancy C. Andreasen’ın (ABD’li kadın nörobilimci ve nöropsikiyatr) ”Yaratıcı Beyin: Dehanın Nörobilimi” adlı eserini büyük bir merakla alıp okumuştum. Bana çok fazla bilgi katıp, farkındalık kazandırmıştır bu kitap…

O yüzden siz Filoji okurlarımızın da ilgisini çekeceğini düşündüm ve kitaptan bazı alıntılar yaptım. Ancak size tavsiyem kitabın tamamını okuyun, zira böyle bir kitap hakkında yüzeysel kalmanız büyük bir kayıp olur.

Kitabın genel olarak işlediği konular: Yaratıcı sürecin nasıl oluştuğu, hangi şartlar altında gerçekleştiği, bu süreci nelerin etkilediği ve yaratıcı süreçteki nöral olaylar.

Ayrıca kitabın bazı bölümleri; Mozart, Shakespeare, Leonardo Da Vinci, Samuel Taylor Coleridge, Poincare ve tarihe damgasını vurmuş daha nice ünlü kişilerin yaratıcı süreçlere nasıl girdiklerini ve nasıl yaratıcı düşündüğünü incelemekte.

Eserin içinden seçtiğim bölümleri dört ayrı yazıda topladım.
Bu yazıda yaratıcılığın tanımını yapan ”Yaratıcılık Nedir?” bölümünü alıntılarken diğer iki yazıda sırasıyla;
Samuel Taylor Coleridge’in ünlü eseri ”Kubilay Han” şiiriyle alakalı olan kısmın incelendiği ”Xanadu’yu Ararken” bölümünü,
Mozart ve Poincare gibi kişilerin kendi ağızlarından yaratıcılığa nasıl ulaştıklarını anlatan ”Sıradışı Yaratıcılığın Nöral Temeli” bölümünü ve,
akıl hastası olan tarihi kişilerle onların üretirken yaşadığı bilişsel durumlara değinen ”Deha ve Çılgınlık” bölümünü alıntıladım.

Kısacası bu incelemeyi yazı dizisi halinde 4 başlık altında bulacaksınız;

  1. Yaratıcı Beyin: Dehanın Nörobilimi
  2. Nörobilim Işığında Bir Deha İncelemesi – Kubilay Han Şiirinin Arkasındaki Sır
  3. Sıradışı Yaratıcılığın Nöral Temeli
  4. Deha ve Çılgınlık; Yaratıcı Beyinlerin Gizli Hastalıkları

Artık ”Yaratıcılık Nedir?” başlığıyla perdeyi açalım…

Yaratıcılık Nedir?

Yaratıcılığı bir çok şekilde tanımlayıp kavramsallaştırabiliriz. Zeka ve yaratıcılık arasındaki ayrım gibi, sınır sorunları da göz önüne alınmalıdır. Hem gündelik dilde, hem de tarihi metinlerde ”deha” , ”yetenek” , ”Tanrı vergisi” ve ”yaratıcılık” deyimleri eşanlamlı olarak kullanılmaktadır. İhtisas alanları arasında da sınır sorunları vardır. Hem popüler kültürde, hem de araştırma çalışmalarında, bazen yaratıcılığın yalnızca sanat ve sosyal bilimlerde -edebiyat,müzik,dans ve görsel sanatlarda- var olabileceği önyargısını hissederiz. Biyoloji, matematik, fizik, kimya, yerbilim ve mühendislik gibi disiplinler için de kesinlilikle gerekli olduğundan pek bahsedilmez. Bir de karar merci sorunu vardır. Yaratıcı bir ürünün, pek de özgün olmadığına ya da yalnızca garip veya bireye özgü değil de, gerçekten yaratıcı olduğuna kim karar verecektir?

ciglik-tablosu

Psikologlar arasında yaratıcılığa olan ilgi bir süredir yeniden canlanmıştır.

….. Yaratıcılığın temel bileşenlerinden biri özgünlüktür. Yeni ilişkiler, bakış açıları, betimleme yolları sezmeyi içerir yaratıcılık. Bu yeni ilişkiler doğada keşfedilip yeni doğa yasalarıyla ya da roman ve şiir gibi bir ürünle ifade edilebilir.

Yaratıcılığın ikinci bir bileşeni, en geniş tanımıyla fayda, işe yararlılıktır. Örneğin, tekerlekleri olmayan bir araba gibi hiçbir yaratıcı değeri olmayan yeni bir şey düşünüp bulmak mümkündür (burada yazarın örneğine katılmadığımı belirtmek istiyorum. Çünkü tekerlekleri olmayan araba yapmanın eğer bir niyeti, ”intention” ı varsa, o düşünülen şeye bahsettiği faydayı getirebilir). Faydası her şeyden önce başkalarında yeni duygular uyandırması, esin yaratması ya da insan zihni/beyninin ulaşabileceği korkuyla karışık bir hayranlık hissi yaratabilmesinde yatar.

Yaratıcılığın son bir bileşeniyse, sonuçta bir çeşit ürün ortaya koyulması gerektiğidir. Yani, yaratıcılık bir şeyin yaratılmasını gerektirir. Yaratıcılığın üç bileşenden oluştuğunu düşünmekte yarar var. Yaratıcılık, bireyle başlar. Daha sonra bu birey , yaratıcı bilişsel bir süreç boyunca, bir sorunu ele alır ya da iyi bir soru sorar veya yeni bir görüş ve kavramsallaştırma yolu arar. Bu süreçte neler olduğu bilişsel nörobilim için büyüleyici bir konudur. Süreç tamamlandığında -sorun çözüldüğünde, sorunun cevabı bulunup çalışma bitirildiğine- ortada bir ürün vardır. Birey, süreç, ürün. Bu bileşenler doğrusal , yinelemeli ya da yalnızca gizemli bir şekilde bir araya gelebilir.
İnsan beyninin nasıl bir yaratıcı süreçten geçerek bir sone, şarkı ya da denklem yarattığı, üzerinde düşünülmesi gereken büyüleyici sorulardan biridir. Bu sorunun cevabı biz insanların, tarih öncesindeki kambur ve kıllı atalarımızdan başlayıp, karanlık mağaraları aydınlatıp canlandıran ateşlere ve yaratıcı dehanın ışığıyla parıldayan bir dünyaya nasıl olup gelebildiğimizin de açıklaması olacaktır.

sayfa 21-22

ekleyen filoji

Filoji'nin bizzat sizin için derlediği yazıları kaçırmayın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GIPHY App Key not set. Please check settings

Sigmund Freud’dan 1 Dakikada Okunacak 10 Düşündürücü Söz

Feminist Yazar Virginia Woolf’un Erkek Egemen Topluma Başkaldıran Sözleri